Anlatacak bir şeyin yoksa , Dinleyecek çok şeyin vardır, UmutEnginDeniz
YARATAN KORUR DEĞERLİ OLANI  
  BİR DÜNYA ŞAİRİ
  => SOKAK LAMBASI
  => FORSA
  => IŞIL IŞIL ISTANBUL
  => ÖRÜMCEK VE SİNEK
  => KARANLIKTA KAYBOLACAĞIM
  => UZAKLARDAKİ YAKINIM
  => MEĞER
  => AK GÜVERCİN
  => ADAM
  => AKREP VE ZEHİR
  => ANLAŞILDI
  => X - Y
  => BELA ÇOK YAKINLARDA GÖRÜYORUM
  => ÇIKMAZ
  => BEN NERDEYİM
  => KORKUYORUM
  => SAKLAMBAÇ
  => O GÜNDEN BU GÜNE
  => NOSTALJİ
  => BU ŞİİRİM SANA
  => SERSERİ MAYIN
  => SONUÇ
  => UYANMAK
  => MUDANYA AKLIMDASIN
  => AVUNTU
  => GELECEKTE GELECEK
  => HAZİN
  => GURURUN ÖLÜMÜ
  => KARŞI TEPELER
  => SIR
  => OKYANUS
  => SOKAK KÖPEKLERİ
  => TEK RENK
  => TELAŞ
  => TORONTO
  => TK-05
  => VAZGEÇ
  => YAŞAM
  => SİYAH LALE
  => SAVRULDUK
  => DIE BLINDE SEEMINE
  => UNO MANCANZA
  => ÜÇÜNCÜ CEMRE
  => KOKU
  => The Dying of Pride
  => Toronto (İng.)
  => SON KRALİÇE
  => SUSKUN ÇIĞLIK
  => THE SILENT SCREAM
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ZİYARETÇİLERİN SAYISI
  İLETİŞİM
  Surrealizm galeri
  Metafizik galeri
  GOTTFRİED BENN
  MAYAKOVSKİ (1893 - 1930)
  BAHTİYAR VAHABZADE
  LOUIS ARAGON
  SALVATORE QUASIMODO
  JOSE MARTI 1853-1895
  *RAINER MARIA RILKE-1875-1926
  *ATTİLLA JOZSEF
  CZESLAW MILOSZ
  PABLO NERUDA
  PUSKIN
  JUAN RAMON JIMENEZ
  KONSTANTINOS PETROU KAVAFIS
  NECiP FAZIL KISAKÜREK
  NAZIM HİKMET RAN
  FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
  SEZAİ KARAKOÇ
  CAHİT KÜLEBİ
  SEDAT UMRAN (HOCA)
  ÖZDEMİR ASAF
  FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
  AHMET HAMDİ TANPINAR
  ZİYA OSMAN SABA
  CEMAL SÜREYA
  ORHAN VELİ
  KARL KROLOW
  CRISTIAN MORGENSTERN
  TRISTAN TZARA
  CELAL SILAY
  ATİLLA İLHAN
  CAHİT SITKI TARANCI
  MAZLUM KENAN KÖSTEKÇİ
ÜÇÜNCÜ CEMRE

ÜÇÜNCÜ CEMRE

 
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...

Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
yaşlı elleri
yaşlı...
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu? 
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce. 
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.


UMUT ENGİN DENİZ

 
HAFTANIN EN İYİLERİ  
   
GÜNÜN ŞİİRİ  
  Son Kraliçe

10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano

Sabah sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
''La Diva Turca''

Umut Engin Deniz
 
HAFTANIN ŞİİRİ  
  NEFES ALMAK


Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.

Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.

Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!

Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...

Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.

Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.

Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.

O dolup boşalan göğse...
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.

Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.

Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes...
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.

Ziya Osman SABA
 
DÜNYA EDEBİYATI  
  Şair ŞİİR yazan kişi.
Şair kelimesi Arapçadan gelir ve doğaüstü güçlere sahip, meczup, kahin gibi anlamlar da yüklenmiştir.

Günümüzde sadece kitaplar ile değil internet ile de geçmişin usta şairleri ve günümüzün şairleri okuyucularına ulaşmaktadırlar.

Edebiyat akımlarından en sonuncusu serbest şiir akımı iyiden iyiye özgürlükçü şiir ve şair kavramına kavuşmuştur. Şair, gerek insana, gerek doğaya, gerek olgu ve olaylara daha farklı ve duyarlı, sezgisel ve derinlikli bir bir perspektiften bakan; bunu, bu ayrıcalıklı statüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısralarla dile getiren kişi diye nitelenmiştir..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol