|
 |
|
YARATAN KORUR DEĞERLİ OLANI |
|
|
|
|
|
 |
|
ÜÇÜNCÜ CEMRE |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÜÇÜNCÜ CEMRE
Zamanın yüzünde çizgilerle
ve tüm yaşanmışlığıyla bir kenara attığı
yaşlı bir adam uyandı
uyur uykusundan.
Kim olduğu, bir zamanlar ne ifade ettiği
hiç düşünülmeden bozuk para gibi atılmıştı bir kenara;
Öylesine atılmış eşyalar gibi...
Bir bayram sabahıydı o sabah.
Ne elini öpmeye gelen bir çocuk
nede eski bir dost aradı o sabah...
Yorgun, çaresiz gözleriyle iç çekti derinden.
İki damla yaş döküldü camlaşan gözlerinden.
Biri geçmişte yaşadıkları
diğeri yaşayamadıkları için.
Geçmişten günümüze gelen bir misafirdi o damlalar.
Yaşlı elleriyle-yaşlarını sildi-yaşlı adam.
yaşlı elleri
yaşlı...
Eski bayramları düşündü bir an:
Ne olurdu çocuk olabilseydim yeniden,
şeytan uçurtmasının peşinden koşan,
kukalı saklambaç, güvercin takla, misket oynayan.
Hiç yorulmayan,
sola-sağa zamandan bile hızlı koşan.
Buram buram ter kokan.
Derslerine hep çalışan,
sınıfta en birinci olan.
Ne olurdu?
Sordum
bayram nedir?
Duraksadı birden,
sıralamaya başladı düşündüklerini hiç kesmeden.
Oğul: bayram nefes alabilmektir.
Bazen alabildiğine koşmak,
bazen hiç susmadan konuşabilmektir,özgürce.
Bazen korkusuz bir dost selamıdır.
Bazen sımsıcak ekmek kokusudur yoklukta,
bir sıcak çorbadır soğukta...
Bir tomurcuğun çiçek açmasıdır,
Belki de bir gaddarın gözyaşıdır,şıpır şıpır…
Sevebilmektir bayram:
İnsanı, doğayı, hayvanları,
sevdiğini söyleyebilmektir...
Özgürlüktür bayram,
özgür yaşamaktır,
özgür kalabilmektir bayram.
Bayram birliktir.
Bir ağaç kökünün toprağa nüfuz etmesi gibi kenetlenmektir.
Oğul: fazla geç kalmamak gerek
birazdan üçüncü cemre düşecek.
UMUT ENGİN DENİZ |
|
|
|
|
|
|
 |
|
HAFTANIN EN İYİLERİ |
|
|
|
|
|
 |
|
GÜNÜN ŞİİRİ |
|
|
|
|
|
|
Son Kraliçe
10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano
Sabah sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
''La Diva Turca''
Umut Engin Deniz |
|
|
|
|
|
 |
|
HAFTANIN ŞİİRİ |
|
|
|
|
|
|
NEFES ALMAK
Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!
Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...
Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.
Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.
Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.
O dolup boşalan göğse...
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.
Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.
Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes...
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.
Ziya Osman SABA
|
|
|
|
|
|
 |
|
DÜNYA EDEBİYATI |
|
|
|
|
|
|
Şair ŞİİR yazan kişi.
Şair kelimesi Arapçadan gelir ve doğaüstü güçlere sahip, meczup, kahin gibi anlamlar da yüklenmiştir.
Günümüzde sadece kitaplar ile değil internet ile de geçmişin usta şairleri ve günümüzün şairleri okuyucularına ulaşmaktadırlar.
Edebiyat akımlarından en sonuncusu serbest şiir akımı iyiden iyiye özgürlükçü şiir ve şair kavramına kavuşmuştur. Şair, gerek insana, gerek doğaya, gerek olgu ve olaylara daha farklı ve duyarlı, sezgisel ve derinlikli bir bir perspektiften bakan; bunu, bu ayrıcalıklı statüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısralarla dile getiren kişi diye nitelenmiştir.. |
|
|
|
|