
LOUIS ARAGON
3 Ekim 1897 de Parisde doğmuştur. Siyasal eylemci ve komünizm yanlısı şair, romancı ve deneme yazarı. "Bugünkü Fransız ozanlarının en önemlilerinden biri diye biliniyor. Önceleri, Dada akımının öncüleri arasında sayılıyordu, sonradan Bréton, Soupaux ile birlikte bu yüzyılın en önemli şiir akımı olan Sürrealizm'in kurucularından biri oldu. Bugüne değin şiir, roman, eleştiri, deneme, çeviri olarak 61 kitap yayımladı.
Aragon'un ünü, öte yandan, İkinci Dünya Savaşında gizli karşı koyma hareketiyle daha bir büyümüştür. Le Paysan de Paris adlı romanı, gerçeküstücülüğün en güzel örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.
Charles d'Orléans'dan, Victor Hugo'ya değin uzayan bir şiir çizgisini sürdürür gibidir Aragon. Aragon açık yazan ozanlardandır, birçok şiirleri bu yüzden şarkı haline getirilmiştir. Aragon, romancı olarak da ün yapmıştır. Çağdaş romanların arasında önemli bir yer tutar. Birkaç çevirisi de vardır. 24 Aralık 1982 de Pariste ölmüştür.
Mutlu Aşk Yoktur Ki Dünyada
Aslında hiçbir şey kâr değil insana
Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği
Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa
Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi
Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara
Mutlu aşk yok ki dünyada
Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya
İşte o silahsız erlere benzer hayatı
Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da
Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları
Söyle yavrum şu sözleri sakın ağlama
Mutlu aşk yok ki dünyada
Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim
Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda
Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim
Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra
Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna
Mutlu aşk yok ki dünyada
Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan
Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana
En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran
Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya
Ve her kitar havası beslenir bir hıçkırıkla
Mutlu aşk yok ki dünyada
Acılara batmamış bir aşk söyle bana
Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle
Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama
İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de
Bir aşk yok ki paydos demiş göz yaşlarına
Mutlu aşk yok ki dünyada
Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa.
Çev.: Cemal Süreya
Ali Veli’li Türkü
İnsan dilediği gibi yaşar ömrünce
Tutsaklığa merhem düşleri vardır
Demleri dönme dolapları hep gönlünce
Kimi zaman kof sanıların oyuncağıdır
Gölgesiyle yarışır ufuk boyunca
Koştuğu saçağını ateş sarmış bir barınağadır
Varıp ışır bir şarap kadehinin şavkınca
Şiir de akıl da zaten bir yağlı çırağdır.
Küflü sarığın firavunu çil kasket
Damda gezer kül kedisinin azraili
Ama sen uçarılığın kadrini bilmezsen böyle
Gelir çatar bir destanı yazılası felaket
Çorak ellere biçtirirsen öfkeni hele
Yüreğin esnaf harcı zırvalara emanet
Hele insanlığını satarsan bir kalp pula
Esenliğini anca deli gönlünde bulur millet
Söz güya kucaktan kucağa bir orta malı
Oysa viran dağların Köroğlu’su Ayvazı
Tutuk dili bi yol bülbül kesilince
Rüzgarda savrulan bir boz yele misali
Hep aynı türküdür çağırdığı yol boyunca
Hasan ağaya sığırtmaç bir bir Ali Veli
Koyun kuzu hatır sayıp otlamaktan cayalı
Mezarı silme çiçek çevresi tekmil yonca
Kişi hurda sözlere kaptırmış gönlünü
Sürterken rengi atmış menekşeler peşinde
Allahını şaşıracak Parisin göbeğinde
Döşendi miydi gazetelere çil çil bir bahar günü
Çirkef kelimelerden vıcık vıcık bir cadde
Yanşak ağızlarda gezer metelik etmez ünü
Kalleş kelimelerden bir kör bıçak ellerde
O kaldırımlarda gördüm al kanların döküldüğünü
Hani alev alev bir türkü söyler kaumsallarımız
Eş dost vurulup düşerken haykırır hani
Tanyerinin atışını öyle ağırlayacağız
Bizlere vergi bir çırpıda değiştirmek evreni
Tezeği altın kılacağız kötüyü iyi
Gözlerimizde kıvılcımlanır en isli yıldız
Boşuna Kafdağı’nda yitik cennetler aradığımız
Bakın işte açılmış gökyüzünün kepengi
Gökyüzü bu toprakta açan en gümrah çiçek
Düştüğümüz yollardan edinmiş rengini
Alınterimizde yumuş kavgalara bulanan gömleğini
Gökyüzü bu toprakta açan en gümrah çiçek
Mavi demiş anlatmış sulardan bellediğini
Gökyüzü bu kolumuzda güç omzumuzda nacak
Boşlamayın derim sözlerin o en güzelini
Hele sen aşını kotar gökyüzü elde kaşık
Ali Veli’nin uğruna yakıldı bu türkü
Bu türkü evsiz barksızların canı için
Bu türkü gece ayazında titreşenlerin
Bu türkü içimize doğanlardan ötürü
Kişiyi tepeden tırnağa insan edinceye değin
Koyver halkların kalbine salınsın kökü
Muştusu bu dörtnala gelen yeni düzenin
Topumuzun uğruna anlatıldı bu öykü
(Çev.:Can Yücel)
Elsa’ya Şiirler'den
Sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
Zaman kadındır ister ki
Hep okşansın diz çökülsün hep
Çözülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu mavi çanaklarda kan gibi durdurulmuş zamanın işkencesi
Buysa daha beterdir giderilmemiş istekten bitmez tükenmezcesine
Göz susuzluğundan sen yürürken odada
Ve bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
Hazzın ötesinde sevgilim dokunurluğun erimi dışında bugün sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum solup alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
Sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
Dudağımda bir dilenen zavallı
Acınacak bir şey ellerin için kararan bir şey bakışının altında
İşte bunun için diyorum ikide bir seni seviyorum diye
Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali
Kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma
Ateşte şu tatsız gürültüyü çıkaran sudur o kadar
Sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
Sana benzeyen zamandan söz açmayı
Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
Tıpkı uzun bir süre garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
Ve bilek söner yeni ağırlığından gözyaşlarının
Sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
Korkuyorum yanınsıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim
(Çev.: Sait Maden)