Anlatacak bir şeyin yoksa , Dinleyecek çok şeyin vardır, UmutEnginDeniz
YARATAN KORUR DEĞERLİ OLANI  
  BİR DÜNYA ŞAİRİ
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ZİYARETÇİLERİN SAYISI
  İLETİŞİM
  Surrealizm galeri
  Metafizik galeri
  GOTTFRİED BENN
  MAYAKOVSKİ (1893 - 1930)
  BAHTİYAR VAHABZADE
  LOUIS ARAGON
  SALVATORE QUASIMODO
  JOSE MARTI 1853-1895
  *RAINER MARIA RILKE-1875-1926
  *ATTİLLA JOZSEF
  CZESLAW MILOSZ
  PABLO NERUDA
  PUSKIN
  JUAN RAMON JIMENEZ
  KONSTANTINOS PETROU KAVAFIS
  NECiP FAZIL KISAKÜREK
  NAZIM HİKMET RAN
  FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
  SEZAİ KARAKOÇ
  CAHİT KÜLEBİ
  SEDAT UMRAN (HOCA)
  ÖZDEMİR ASAF
  FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
  AHMET HAMDİ TANPINAR
  ZİYA OSMAN SABA
  CEMAL SÜREYA
  ORHAN VELİ
  KARL KROLOW
  CRISTIAN MORGENSTERN
  TRISTAN TZARA
  CELAL SILAY
  ATİLLA İLHAN
  CAHİT SITKI TARANCI
  MAZLUM KENAN KÖSTEKÇİ
CAHİT SITKI TARANCI


CAHİT SITKI TARANCI
4 Ekim 1910 tarihinde Diyarbakir'da Camiikebir mahallesinde dogdu, 12 Ekim 1956 tarihinde Viyana (Avusturya)'da öldü. Asil adi "Hüseyin Cahit" tir.Ilkokulu Diyarbakir'da okudu. Istanbul'a Saint Joseph Lisesi'nde basladigi ortaögrenimini Galatasaray Lisesi'nde tamamladi (1931). Sonra Istanbul'da Mülkiye Mektebi'nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu'nda okudu. Yüksek ögrenimini tamamlamak için Paris'te Sciences Politiques'te sürdürdü (1938-1940). Ögrenimi sirasinda Paris Radyosu'nda Türkçe yayinlar spikerligi yapti. Savas sirasinda kentin isgal edilmesi üzerine yurda döndü. 1944 yilindan baslayarak Ankara'da Anadolu Ajansi, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalisma Bakanligi'nda çevirmen olarak çalisti. 1954 yilinda felç geçirdi, sagitimi için götürüldügü Viyana'da yasami son buldu. Mezari Ankara'dadir. Hece ölçüsünün olanaklarini genisletti; içtenlik, yalinlik ve akici bir söyleyisin egemen oldugu; ask, doga sevgisi, geçmis,ölüm, özlem, yalnizlik, yasama sevinci gibi izleklerin islendigi siirlerinde sairanelikten ve siirsellikten vazgeçmedi. Fransiz sairlerinden, özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmistir.Yazmaya okul yıllarında başladığını söyleyen Tarancı, şöyle demektedir: "Edebiyata karşı duyduğum heves Fransız Mektebine kadar gider. Annemden uzakta bulunmam, mektepteki yabancı ve kasvetli hava zaten mariz olan ruhumu büsbütün karartmıştı. Annem yazdığı uzun mektuplarda bu karanlıkları biraz da sınıfta okuduğumuz edebî parçalardan ilham alarak, parlak kelimeler, göz kamaştırıcı teşbihler ve süslü cümlelerle anlatmaya çalışıyordum".

Tarancı, ilk şiirinin, "yirmi kadar manzumesini götürdüğü ve tek bir manzumeyi seçen" Halit Fahri (Ozansoy) tarafından Servet-i Fünun dergisinde yayımlandığını belirtmekte ve "imzamı gördüğüm gün yirmi dört senelik hayatımda bir işini bir daha bilemeyeceğim bir sevinç içinde idim" demektedir. Muhit dergisinde de şiirler yayımlayan Tarancı, sonraki yıllarda Varlık, İstanbul, Doğuş, Yaratış gibi dergilerde yazı hayatını sürdürmüştür.

OTUZ BEŞ YAŞ İLE ÖDÜL ALDI
Takma adlarla ve imzasıyla belli aralıklarla öykü de yazan, ama bunları şair kimliğine yakıştıramayan Tarancı, yaşamının sonuna kadar eksilmez bir aşkla şiire bağlı kalmıştır.

Tarancı, "Otuz Beş Yaş" adlı şiiriyle C.H.P. Yarışması'nda birincilik kazanmıştır (1946). 

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil,tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne baştadert,ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir,ne sen ben farkı olsun;
Kış günü hekesin evi barkı olsun.

Memlekt isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun…


35 YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

 

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.

 

Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.

                         



YAPITLARI
Şiir
Ömrümde Sükut (1933)
Otuz Beş Yaş (1946)
Düşten Güzel (1952)
Sonrası (1957)

Düzyazı
Ziya'ya Mektuplar (1957 - Z.O. Saba'ya yazdığı mektuplar)
Cahit Sıtkı Tarancı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (1976)
 
HAFTANIN EN İYİLERİ  
   
GÜNÜN ŞİİRİ  
  Son Kraliçe

10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano

Sabah sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
''La Diva Turca''

Umut Engin Deniz
 
HAFTANIN ŞİİRİ  
  NEFES ALMAK


Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.

Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.

Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!

Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...

Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.

Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.

Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.

O dolup boşalan göğse...
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.

Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.

Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes...
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.

Ziya Osman SABA
 
DÜNYA EDEBİYATI  
  Şair ŞİİR yazan kişi.
Şair kelimesi Arapçadan gelir ve doğaüstü güçlere sahip, meczup, kahin gibi anlamlar da yüklenmiştir.

Günümüzde sadece kitaplar ile değil internet ile de geçmişin usta şairleri ve günümüzün şairleri okuyucularına ulaşmaktadırlar.

Edebiyat akımlarından en sonuncusu serbest şiir akımı iyiden iyiye özgürlükçü şiir ve şair kavramına kavuşmuştur. Şair, gerek insana, gerek doğaya, gerek olgu ve olaylara daha farklı ve duyarlı, sezgisel ve derinlikli bir bir perspektiften bakan; bunu, bu ayrıcalıklı statüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısralarla dile getiren kişi diye nitelenmiştir..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol