Anlatacak bir şeyin yoksa , Dinleyecek çok şeyin vardır, UmutEnginDeniz
YARATAN KORUR DEĞERLİ OLANI  
  BİR DÜNYA ŞAİRİ
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ZİYARETÇİLERİN SAYISI
  İLETİŞİM
  Surrealizm galeri
  Metafizik galeri
  GOTTFRİED BENN
  MAYAKOVSKİ (1893 - 1930)
  BAHTİYAR VAHABZADE
  LOUIS ARAGON
  SALVATORE QUASIMODO
  JOSE MARTI 1853-1895
  *RAINER MARIA RILKE-1875-1926
  *ATTİLLA JOZSEF
  CZESLAW MILOSZ
  PABLO NERUDA
  PUSKIN
  JUAN RAMON JIMENEZ
  KONSTANTINOS PETROU KAVAFIS
  NECiP FAZIL KISAKÜREK
  NAZIM HİKMET RAN
  FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
  SEZAİ KARAKOÇ
  CAHİT KÜLEBİ
  SEDAT UMRAN (HOCA)
  ÖZDEMİR ASAF
  FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
  AHMET HAMDİ TANPINAR
  ZİYA OSMAN SABA
  CEMAL SÜREYA
  ORHAN VELİ
  KARL KROLOW
  CRISTIAN MORGENSTERN
  TRISTAN TZARA
  CELAL SILAY
  ATİLLA İLHAN
  CAHİT SITKI TARANCI
  MAZLUM KENAN KÖSTEKÇİ
JUAN RAMON JIMENEZ





Juan Ramon Jiménez

(1881-1958)

Yirminci yüzyılın büyük dışavurumu, lirik şiirdir, ve onun en büyük temsilcilerinden biri, Juan Ramon Jiménez’dir. 1881’de, Endülüs’ün bir yöresi olan Moguer’de doğdu. Güneşli, bağlı ve denize yakın köylerle dolu bir memlekettir. Burada, bu küçük, güneşli kentte Jiménez yaşadı, varlıklı bir ailenin gözde oğlu, diğerlerinden farklı bir çocuk, ayrı ve tek olarak.

1895’te, ondört yaşında, yazmaya ve yazılarını Endülüs ve Madrid dergilerinde yayınlatmaya başladı; bu yüzden, 1900’de Madrid’e gitmeden önce, şiiri, bu yetenekli, genç yazarla tanışmaya çok meraklı yazın insanları tarafından biliniyordu. Ama Jiménez, "tertulya"lara –sohbet toplantıları- uygun bir adam değildi ve Madrid’de ayrı bir yaşam sürdü.

1916’da New York’a gitti, ki burada, Zenobia Camprubi Aymar ile evlendi. Bu dönem, şiirlerinde, Diario de un poeta recién-casado’da <Yeni evli bir şairin günlüğü> kayıtlıdır. Rabindranath Tagore’un çalışmalarının çevrilmesinde karısıyla birlikte çalıştı.

Arias tristes, 1903 <Üzgün aryalar>, Jardines lejanos, 1904 <Uzak bahçeler>, ve Pastorales, 1911 <Pastoraller>, enfes duyarlıklar gösteren kitaplardır. Yalınlık niteliği, mükemmel biçiminde ve doğallığında görülür., 1903 <Üzgün aryalar>, , 1904 <Uzak bahçeler>, ve , 1911 <Pastoraller>, enfes duyarlıklar gösteren kitaplardır. Yalınlık niteliği, mükemmel biçiminde ve doğallığında görülür.
1907’de Jiménez yeni bir evreye girer, İskenderiyeli dizesini kullanır, biçimi daha karmaşıklaşır, ama anahtar nota kalır: "kimi uzak büyü için iççeki." Elejias puras <Saf ağıtlar>, Elejias intermedias <Ara ağıtlar> ve Elejias lamentables, 1907-1908 <İçler acısı ağıtlar> bu devreye aittir.
Üçüncü döneminde, yaklaşık olarak 1917, şair, daha güçlü, daha derindir, biçimi özgür, saf ve özlüdür. Lafı gediğine koyar. Kitabı, Poesias escojidas, 1899-1917 <Seçme şiirler>, New York Hispanik Cemiyeti tarafından basıldı.

 

Jiménez, yalnızca yapıtı için yaşar. Şiirlerini sürekli olarak değiştiriyor ve yeniden biçimlendiriyor, daha da çok güzellikler çıkarıyor, bu şekilde yazınsal mükemmelleşme için bir arzu gösteriyor.

En son kitapları, La estacion total con las Canciones de la nueva luz, 1932-1936 <Yeni ışık şarkılarıyla son mevsim>, ve Animal de fondo, 1949 <Dipteki hayvan>. Jiménez’in şiiri, önem olarak, daha çok ve daha çok büyüyor, O’nu çağdaş çağdaş İspanyol şairlerinin en evrensel olanı yapıyor.


ANLIK DÖNÜŞ



Nasıldı o, behey Tanrım, nasıldı o?

-Ah aldatıcı kalp, kararsız zihin!-

Geçişi gibi miydi bir esintinin?

Yoksa baharın kaçışı gibi miydi o?

Öyle hafif ve uçarı, hercai o

yaz pamuğu gibi… Evet! Öyle de geçkin

bir gülüşte kaybolan tebessüm deyin…

Havada boş yere aynı bir bayrak hani o!

Bayrak, tebessüm, yaz pamuğu, haziranın

kanatlı baharı, saf esintisin…

Ne delicedir bayramın senin, ne üzgün!

Boşunadır tamamı değişmekliğinin

-anı, kederli körlük, arısı kederin!-

Bilmiyorum nasıl idin, bilirim nasıldın sen!


ARİFE

Şimdi, kızıl ve opal güneşinde rıhtımın,

ağlayan rüzgarları arasında bu akşamın

sıcak ve soğuk, güzle bahar arası,

bekler gemi, siyah.

Yine, bu gece, döneceğiz

neredeyse hiç bir şey olana

-herşeyin bizsiz kalacağı

yere-,

sadık olmaksızın bizim olana.

Ve bekler gemi, siyah.

Diyoruz: Hepsi bu!

Ve çeviriyoruz gözlerimizi, üzgünce,

arayarak bilmem neyi, bizde olmayan birşeyi,

görmediğimiz bir şey

ve bizim olmamış birşey,

Ama şu var ki bizimdir, bizim olabilirdi çünkü!… Elveda!

Elveda! Elveda! Elveda her yere, gitmeden önce.

ve gitmek istemeksizin ve giderek neredeyse!

…Kalır tümü, yaşamıyla,

ki bizimkisiz kalır şimdi.

Elveda, yarından! –ve şimdi evsiz-

sana, ve sende, yok sayarak seni, kendime,

sana, bana varmamış olan, koştuğunda bile,

ve varmadığım her kimse, ona, gitsem de aceleyle

-ne üzgün, aradaki uzam!-

…Ve ağlıyoruz, oturmuş ve gitmeksizin,

ve ağlıyoruz, artık uzak, deniz gözleriyle,

rüzgara ve güneşe karşı, delice çekişen birbirleriyle.



BENİM OLANLARIN EN İYİSİ

Yeşil deniz ve gri gök ve mavi gök

ve dalgada bir sevdalı albatros

ve hepsinde güneş, ve güneşte sen, bakarak

arzulanan ve arzu eden tanrıya,

aydınlatarak bir ayrıksı altın rengiyle varışımı;

onun varışıdır ki bur’dayım şimdi,

onun varışıdır ki tam da dün kuşkulandım

sende bendeymiş gibi olabileceğinden.

Ne çok değişen bir adam bende, arzu eden tanrı,

güzel söz söyleyen tanrının efsanesinden

kuşku eden varlıktan,

sıkıca inanan varlığa

tam da benim uydurduğum öyküde

senin için tüm yaşamım!

O sona varıyorum şimdi

doğal yaşamımın bir senesinden,

derininde seni sakladığım havanın,

üstünde o denizin, derininde suyun;

o şirin, kör edici son

bana girdiğin yer,

senin olmaktan hoşnut, benim olmaktan hoşnut

dışavuruşumdur kendimi, benim olanların en iyisi.



BİR KAR TANESİ ÜZERİNE

(bir güneş ve sonsuzluk arasında)



Pekin ağırlığının inceliği değil, burada gergin, dünya,


ve her zamanki gibi; ne de yeşil çeşme bakışı onun kimi zaman


yalnız güneşin suyu ile şimdi; ne de narin inişi yanaklarının


suskun, karanlık oyuğuna ağzının; ne de hoş omzu,


farklı bir japongülü gibi şimdi ve ne temiz; ne de saçı, altından,


gri, bir gün, sonra siyah, eşsiz değerde; ne de


öyle telaş eden, herşeyinde günün ve gecenin,


ve herşeyin üzerinde, daktiloda, kalemde, tükenmezde


küçük elleri, benim için; ne de…; dediler ki talihim için bana:


"Son büyüm, iyi hatırla! İyi


hatırla!, yerleşti sahip olduğum olumsuz bir şeyde; sanki


bir grinin ışıklarını yayan gölge esintisi, sesleri


bir sessizliğin (ve sonsuz ahenkten olan şimdi), ölümcül


bilinmeyeni bir cüretkar güzelliğin; yerleşimci, kuşkusuz, daha görünür,


belki, tutulmalarda."


Talihim için, daha geçe kaldı sonsuzluk; ve çıktı


o; sonra anlattığı gibi, düşünülmüş bir tünelin başka ağzında:


ve çıkışını da gördü kızıl güneşin, kar tanesi üzerinde.




DENİZLER


Hissediyorum gemim benim


çarpıştı, orada, derinde,


bir büyüğüyle.


Ve olmuyor hiç bir şey!


Hiç bir şey… Sessizlik… Dalgalar…


-Hiç bir şey olmadı; ya da hepsi oldu,


ve biziz şimdi, sakin, yenide?-




DÜŞ YÜKLÜ GECE DUASI

Geçiyor yer, yer boyunca;


ama sen, deniz,


geçiyorsun gök boyunca.


Nasıl bir gümüş ve altın ışığının güvencesiyle,


işaret ediyor bize yıldızlar


yolu! –Denirdi ki


bedenin yoludur


toprak,


ruhun yoludur


deniz-.


Evet, öyle görünür


tek yolcusudur denizin, ruh,


ve beden, yalnız,


kaldı orada, sahillerde,


onsuz uzanarak kıyıda,


ağır, soğuk, ölüme eşit.


Ne çok benzemekte


yolculuğu denizin, ölümünkine,


sonsuz yaşama!




KİMSE YOKTU


-Kimse yoktu. Su. –Kimse?


Kimse değil mi su? –Yok


kimse. Çiçektir. Kimse yok?


Ama, kimse değil mi çiçek?


-Kimse yok. Rüzgardı. –Kimse?


Kimse değil mi rüzgar? –Kimse


yok. Yanılsama. –Kimse yok?


Ve kimse değil mi yanılsama?



 
MESUT VARLIK


Gidiyorsun şarkı söyleyerek, gülerek su boyunca,


gidiyorsun ıslık çalarak hava boyunca, giderek,


mavi, altın bir devirde, gümüş ve yeşil,


mutlu, geçmekten, yeniden geçmekten


ilk tomurcuğu arasında nisanın, kızıl,


ayrıksı biçim, anlık


ışığa, yaşama, renge eşit,


bizimle, tutuşmuş kenarlar!


Ne mutlusun sen, ey varlık,


ne mutluluk, evrensel, sonsuz!


Kırıyorsun mutluca, hava dalgalarını,


Kürek çekiyorsun dalgalarına karşı suyun!


Yemek yemen gerekmez mi, uyuman gerekmez mi?


Yerin midir senin tüm bahar?


Tümden yeşil, mavi tümden,


çiçeklenmiş olan, senin midir hepten?


Korku yok görkeminde senin:


dönmektir yazgın, dönmek, dönmek,


gümüş, yeşil bir devirde, mavi ve altın,


sonsuzlukların sonsuzluğu boyunca,


Elini veriyorsun bize,


bir olası yakınlık, bir ani aşk,


ışık saçan bağışlama anında;


ve sıcak dokunuşunla,


delice titreşiminde bedenin ve ruhun,


tutuşuyoruz ahenkten,


unutuyoruz, yeni, aynen onu,


parlıyoruz, bir an, altınla mutlu.


Biz de daimi olacakmışız


gibi geliyor senin gibi,


uçacakmışız denizden, dağa,


zıplayacakmışız havadan, suya,


dönecekmişiz, dönecek, dönecek


sonsuzlukların sonsuzluğu boyunca!


Ve şarkı söylüyoruz, hava boyunca gülüyoruz,


gülüyoruz su boyunca ve ıslık çalıyoruz!


Unutmamalısın kendini ama,


teadüfi, sürekli varlıksın sen,


mesut varlıksın sen,


tek sensin büyülü olan, gölgesizsin,


sıcaklığı ve zarafeti için tapılan,


özgür olan, sarhoş soyguncu,


kızıl, aştın bir devirde, gümüş ve yeşil,


gidiyorsun gülerek, ıslık çalarak hava boyunca,


şarkı söyleyerek gidiyorsun su boyunca, gülerek!



 
SARI BAHAR


Geldi çattı nisan, sarı


çiçeklerle dolu:


sarıdır, derecik,


sarıdır, çit, tepecik,


çocuk mezarlığı,


aşk’ın yaşadığı o meyve bahçesi.


Yağlıyor sarıya dünyayı güneş,


kaygan ışıklarıyla;


Ah, altın süsenlerde,


altından su, soğuk;


sarı kelebekler;


sarı güller üzerinde!


Tırmanıyor sarı çelenkler


ağaçlara; gün


bir zarafettir altın kokulu,


bir yaldızlı uyanışında yaşamın.


ölülerin kemikleri arasında,


sarı ellerini açıyor Tanrı.





SEN, IŞIK

Dikey ışık


sen, ışık;


sen, uzun ışık;


altın ışık;


titrek ışık,


sen, ışık.


Ve ben kara, ama, sağır, kör, bir gölge, yatay.



SEVİ



sen ölmedin, yo.


Doğuyorsun yeniden,


güllerle, her baharda.


Yaşam gibi, sahipsin


kuru yapraklarına;


sahipsin kar’ına, yaşam


gibi…


Ama toprağın,


sevi, saçılır


derin sözlerden,


gerçekleşmiş olan, tam da unutuşta


bile.


Boşuna, sevmeyişin!


Döner birgün, tatlı meltem, ruhuna;


bir yıldız gecesi,


duyulara iniyorsun, sevi,


temiz, ilk kezmişçesine.


Safsın madem ki, sonsuzsun


sen! Varlığına,


mavide dönüyor, bir beyaz kuş sürüsünde,


ölü sandığımız körpe güvercinler…


Yeni yapraklarla açıyorsun tek bir gülü…


Yaldızlıyorsun ölümsüz ışığı yeni dillerle…


Sonsuzsun, sevi,


bahar gibi!

 


SON YOLCULUK


…Ve gideceğim ben. Ve kalacak


şakıyan kuşlar;


ve kalacak meyve bahçem, yeşil ağacıyla,


beyaz kuyusuyla.


Mavi ve dingin olacak gökyüzü, tüm akşamlar;


Ve çanlar çalacak, çaldıkları gibi bu akşam,


Çanları çan kulesinin.


Ölecek beni sevenler bir zaman;


Yenilenecek kent her yıl, biraz daha;


Ve çiçekli, kireçli bahçemin olduğu köşede,


Dolaşacak ruhum avare avare, hasretli…


Ve gideceğim ben; ve tek olacağım, ocaksız, yeşil


Ağaçsız, beyaz kuyusuz,


Mavi göksüz ve dingin…


Ve kalacak şakıyan kuşlar, ardımda.




ŞİMŞEK ALTINDA ÇİÇEKLER


Çiçeklerdir alır eli

ve uçarlar kuşçasına.

Gitmezler.

(Uçarlar ama kuşçasına.)

Atılırlar, toplanırlar orada aşağıda,

şimşek bulutu altında, büyük.

Gitmezler.

(Şimşek bulutu altında, büyük.)

Çağırırlar keder ve beyazlıkla,

sarıyla ve ağıtla.

Gitmezler.

(Sarıyla ve ağıtla.)

Her bir gökgürültüsü, kargısıyla

bir ah çıkarır, şimşeğe.

Gitmezler.

(Bir ah çıkarır, şimşeğe.)

Aşınmış kokusu, sanki

nemli bir koku sızar gibidir.

Gitmezler.

(Nemli bir koku sızar gibidir.)

Uçarlar, kaçar zira kuşlar,

sararıp solmdıkça korkudan.

Gitmezler.

(Sararıp solmadıkça korkudan.)

Çiçeklerdir alır eli

ve haykırırlar kuşçasına.

Gitmezler.

(Ama haykırırlar kuşçasına.)

Juan Ramon Jiménez


(1881-1958)

İspanyolca’dan çeviren: Ulaş Başar Gezgin/19.04.2001

 

 
HAFTANIN EN İYİLERİ  
   
GÜNÜN ŞİİRİ  
  Son Kraliçe

10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano

Sabah sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
''La Diva Turca''

Umut Engin Deniz
 
HAFTANIN ŞİİRİ  
  NEFES ALMAK


Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.

Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.

Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!

Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...

Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.

Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.

Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.

O dolup boşalan göğse...
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.

Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.

Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes...
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.

Ziya Osman SABA
 
DÜNYA EDEBİYATI  
  Şair ŞİİR yazan kişi.
Şair kelimesi Arapçadan gelir ve doğaüstü güçlere sahip, meczup, kahin gibi anlamlar da yüklenmiştir.

Günümüzde sadece kitaplar ile değil internet ile de geçmişin usta şairleri ve günümüzün şairleri okuyucularına ulaşmaktadırlar.

Edebiyat akımlarından en sonuncusu serbest şiir akımı iyiden iyiye özgürlükçü şiir ve şair kavramına kavuşmuştur. Şair, gerek insana, gerek doğaya, gerek olgu ve olaylara daha farklı ve duyarlı, sezgisel ve derinlikli bir bir perspektiften bakan; bunu, bu ayrıcalıklı statüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısralarla dile getiren kişi diye nitelenmiştir..
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol