|
 |
|
YARATAN KORUR DEĞERLİ OLANI |
|
|
|
|
|
 |
|
KARL KROLOW |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|

KARL KROLOW
"1915 Hannover doğumlu Ölümü 21 Haziran 1999 pazartesi
Krolow Alman dilinin en büyük şairlerinden biridir.
İlk şiirini 1940 yılında yayımlayan ve altmış yıldan bu yana sayısız yapıta imzasını atan Karl Krolow Dünyanın İşaretleri ile ilk kez kitaplaşıyor Türkçede. Dünyanın İşaretleri'nde Krolow'un 1945-1973 yılları arasında yazdığı şiirlerinden bir seçme yer alıyor.
Felsefe, romanistik, germanistik ve sanat tarihi okuyan Krolow 1972'de Alman Dili ve Edebiyatı Akadenisi'nin başkanı oldu.
İspanyol ve Fransız şiirinden çeviriler de yapan Krolow'un şiir çizgisi kabaca dört döneme ayrılabilir: Başlangıçta Leorke ve Lehmann'ın öğrencisi olarak sadece pastoral-metafizik şiirler yazan Krolow daha sonraları aşk ve ironi dolu zaman şiirleri, sonra uyaksız, deneysel şiirler ve seksenlerin başından itibaren de günlük izlenimlerini aktardığı kültürel-eleştirel şiirler...
Krolow’un lirik şiiri aşağı yukarı kırk yıllık uğraşısının sonucudur. Onun hayatı ve sanatı sadece şiir olduğu için okuyucuyu büyülemekle kalmaz, şiir dili bakımından gösterdiği özellik de ilgi uyandırıcıdır. Rimbaud ile başlayan ve Alman dışa vurum izlenimler sanatçılarında , Fransız gerçeküstülerince süregelen, ikinci dünya savaşından sonra giderek incelen,sonunda şurada burada yatağını bulan,klasikleşen çağdaş lirik şiirin önde gelen bir şairidir. Krolow’un şiir dili özgünlük,yabancılık,ampirik gibi buluşlarla örülmüş kişisel bie değişiklik ve zenginlik içerisindedir.
Şair sözcük çiftlerini iki ayrı sesmiş gibi birbirine çarparak deneylere girişiyor. Onların hangi büyülü uyumu, ya da uyumsuzluğunu yarattığını buluyor. Bunlara örnek olarak
‘GÖKLE FISILDAŞAN YEL DEĞİRMENLERİNİN’ -- ‘BİR YILDIZ AĞACININ’ –
‘GÜVERCİNLERLE KONUŞAN ÖĞLENİN’—‘ŞİŞELERİ DEVİREN GÖLGENİN’—
‘IŞIK KESİTLİ LİMONUN’—‘HAVANIN IŞILDAYAN ENSESNİN’
‘BÜLBÜLLERLE DOLU TRAMVAYLARIN’-- sözü edilir. Dizeleri okudukça ilgimiz daha da artar. Şaşırtıcı bir dizeden sonra neyle karşılaşacağımızı düşünmeden edemeyiz..
Onda çağdaş şiirin ana gerilimleri vardır, bunlar çekim gücü ile kapalılık, arkaikle güncellik arasındaki, dildeki kesinlik arasındaki nesnel olanla gerçek dışı arasındaki gerilimlerdir… gerçeğin parçalarından gerçek dışı görünen bir evren kuran Krolow 1958 Büchner ödülünü kazanmıştır.En önemli eseri YABANCI CİSİMLER adıyla yayımlattığı ve uyaksız ve serbest ölçüyle yazdığı 50-60 şiirden oluşan kitabıdır.
Şiirinin yanında düzyazı, deneme ve çevirileri ile de Alman edebiyatının bu çok önemli siması Korlow 83 yaşında,uzun yıllardır yaşadığı Darmstadt'ta öldü.
TERKEDİLMİŞ KIYI
İyi bakılırsa eğer
her şey karaya oturmuş.
Petronius
Yelkenliler ve gülüşler,
sakalda altın gibi duran,
geçip gittiler, ağızdaki
pis bir nefes gibi,
kireci toza döndüren
bir gölge gibi duvardaki.
Dağılmaksızın kalır keder,
siyah baldan yapılma,
ışığa asılı, güzel kokusuyla,
kuş pisliği gibi nemli
ve sıcak tuğla basamaklara
yüklü kolay ölüm olarak.
Fal açan gemiciler
yalnızlar kendi içlerinde.
Tütün sızıyor aralık
gözkapaklarından içeriye.
Mavi perde geceye
fırlattıkları bıçaklar
çentikler açıyor sonsuzluğun
uyanık kalan sert rüzgârında.
GECENİN KANI
Kara kan
Gölgelerin devirdiği
Şişelerden birinin içinden
Gecenin kanı.
Hırsız ışıklar
Sekerek yürüyor
Caddeye doğru
Tozu yapma çiçeklerin
Düşüyor kocaman gözlerine
Sessizliğin.
Ölümden kaçarken
Bakmıyor kimse geriye
Boğuluyor son adımlar
Çözülüyor saçlarında rüzgarın. |
|
|
|
|
|
|
 |
|
HAFTANIN EN İYİLERİ |
|
|
|
|
|
 |
|
GÜNÜN ŞİİRİ |
|
|
|
|
|
|
Son Kraliçe
10 Ekim 1928 İstanbul
10 Mayıs 2008 Milano
Sabah sudan çıkan turkuaz bir kedi gibi doğuyor.
Bugün suskun; içine kapanık boğaz.
Dalgalar uyukluyor uzaklarda,
Çok uzaklarda
Ezan ve çan sesi karışıyor birbirine.
İki ayrı dünya birleşiyor ortak bir nedene.
Onaltı mayıs ikibinsekiz
Köpük köpük yaklaşıyor Süreyya teknesi
Demirliyor Dolmabahçe açıklarına.
Derinlerden;
çok derinlerden bir arya yükseliyor
dünyanın dört bir yanına.
Duymak isteyen kulaklarda
görmek isteyen gözlerde sahne alıyor.
Opera...Opera...Opera...
Karanlıklara vuran ışık
gülümseyerek parlıyor aydınlık gökte.
Eşlik ediyor Yunus Emre oratoryosu
savrulan o ak küllere.
Biliyorum bundan böyle
deniz ve yosun kokuları,
martı çığlıkları
hep seni hatırlatacak
''La Diva Turca''
Umut Engin Deniz |
|
|
|
|
|
 |
|
HAFTANIN ŞİİRİ |
|
|
|
|
|
|
NEFES ALMAK
Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.
Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.
Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı...
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!
Koklar gibi maviliği, rüzgârı öper gibi,
Ananın südünü emer gibi,
Kana kana, doya doya...
Nefes almak, kolunda bir sevgili,
Kırlarda, bütün bir pazar tatili.
Bahar, yaz, kış.
Nefes almak, akşam, iş bitince,
Çoluk çocuğunla artık bütün gece,
Nefesin nefeslere karışmış.
Yatakta rahat, unutmuş, uykulu,
Yanında karına uzatıp bir kolu,
Nefes almak.
O dolup boşalan göğse...
Uyumak, sevmek nefes nefese,
Kalkıp adım atmak, tutup ıslık çalmak.
Sürahide, ışıl ışıl, içilecek su.
Deniz kokusu, toprak kokusu, çiçek kokusu.
Yüzüme vuran ışık, kulağıma gelen ses.
Ah, bütün sevdiklerim, her şey, herkes...
Anlıyorum, birbirinden mukaddes,
Alıp verdiğim her nefes.
Ziya Osman SABA
|
|
|
|
|
|
 |
|
DÜNYA EDEBİYATI |
|
|
|
|
|
|
Şair ŞİİR yazan kişi.
Şair kelimesi Arapçadan gelir ve doğaüstü güçlere sahip, meczup, kahin gibi anlamlar da yüklenmiştir.
Günümüzde sadece kitaplar ile değil internet ile de geçmişin usta şairleri ve günümüzün şairleri okuyucularına ulaşmaktadırlar.
Edebiyat akımlarından en sonuncusu serbest şiir akımı iyiden iyiye özgürlükçü şiir ve şair kavramına kavuşmuştur. Şair, gerek insana, gerek doğaya, gerek olgu ve olaylara daha farklı ve duyarlı, sezgisel ve derinlikli bir bir perspektiften bakan; bunu, bu ayrıcalıklı statüsünün bir sonucu olarak, en etkili ve dolaysız ifade biçimi olarak, ahenkli ve yüklü mısralarla dile getiren kişi diye nitelenmiştir.. |
|
|
|
|